21 Kasım 2017 Salı

Oriflame NovAge Advanced 2 adımlı Cilt Yenileyici Bakım ve NovAge Intense Skin Recharge Gece Uygulanan Maske



Oriflame NovAge Advanced 2 aşamalı Cilt yenileyici Bakım ile cilt görünümünüzü sadece 4 haftada yenileyin!
🌟BİR NEVİ KİMYASAL PEELİNG🌟

AYRICA
Haftada bir ya da iki kez NovAge Intense Skin Recharge Gece Uygulanan maske ile her yeni güne tazelenmiş ve yenilenmiş uyanın😊

NovAge Advanced 2 Aşamalı Cilt Yenileyici Bakım’ın klinik onaylı etkileri:

*Cilt dokusunu düzenler.
*Cilt tonunu önemli ölçüde açar.
* Daha genç görünen bir cilt için geliştirilmiş 2 aşamalı, 4 haftalık cilt yenileyici bakım seti, içeriğindeki glikolik ve laktik asit ile cildi ölü hücrelerden arındırır ve cildin yenilenmeye teşvik eder.

Arındırıcının tüketici onaylı yenileyici etkileri:

Cilt tonunu eşitlemeye ve dokuyu düzenlemeye yardımcı olur
**Kırışıklık ve çizgi görünümünü azaltır
**Koyu leke görünümünü azaltır
**Gözenek görünümünü azaltır
**Sivilce lekelerinin görünümünü azaltır
** Haftada sadece 10 dakikanızı ayırarak NovAge cilt bakım rutininizi mükemmel bir şekilde tamamlayın. Haftada 1 kez olmak üzere, dört hafta uygulayın. Kokusuzdur. Klinik ve dermatolojik olarak test edilmiştir.
* Klinik test sonucu
 ** Tüketici testi sonucu

NASIL KULLANILIR?
2 Aşamalı, 4 Tekrarlı Bakım Seti:

Haftada 1 kez olmak üzere 4 hafta boyunca uygulayın.

ADIM 1: ARINDIR

Bir paket arındırıcı solüsyonu bir temizleme pamuğuna dökün ve alından başlayarak yanaklarınızı, burnunuzu ve çenenizi silin. Göz çevresine, dudaklara ve burun deliklerinize temastan kaçının. Solüsyonu yüzünüzde 10 dakikadan fazla bekletmeyin.

ADIM 2: YATIŞTIRIN

Arındırıcıyı uyguladıktan 10 dakika sonra yatıştırıcı solüsyonu temiz bir pamuğa dökün ve arındırıcıyı yüzünüzden temizleyin. Gözle direkt temastan kaçının.

8 Saatlik Güzellik Uykusu Etkisi!*
Günlük hayatın yorucu temposunda cildiniz cansızlaşıp, kuruyarak yorgunluk belirtileri göstermeye başlayabilir. NovAge’in durulanmayan, yoğun içerikli gece maskesi cildinizi derinlemesine besler,** nemlendirir ve yorgunluğun izlerini cildinizden silmeye yardımcı olur. Her yeni güne tazelenmiş ve yenilenmiş bir görünümle uyanın diye…
  • Cildinizi yoğun bir şekilde nemlendirir ve besler.**
  • Cildi anında nemlendirir.**
Bir maskeden ve gece kreminden çok daha fazlası olan bu maske ile NovAge cilt bakım rutininizi destekleyebilirsiniz. Hoş kokuludur. Klinik ve dermatolojik olarak test edilmiştir.
* Tüketici testi sonuçları ** Klinik test sonuçları

Ürün almak veya üye olmak isterseniz benimle iletişime geçebilirsiniz 😊

29 Ekim 2017 Pazar

Haydi Özlem'e nefes olalım !!!







Yok mu Özlem’e nefes verecek!

16 yaşındaki Özlem’in hayata tutunmak için sadece 80 bin TL’ye ihtiyacı var. Bu parayı bulursa ona bir solunum cihazı alınacak. Ve böylece, sırf o cihaza bağlanabilmek için evi ve hastane arasında gidip gelen genç kız, rahat bir nefes alacak!
Afyonkarahisar'da akciğer yetmezliği tedavisi gören 16 yaşındaki Özlem Yıldırım, 80 bin liralık solunum cihazını alamadığı için hastane ile evi arasında mekik dokuyor. Hastalığı yüzünden hemşirelik okuduğu sağlık lisesindeki eğitimine sadece 1 ay devam edebilen Yıldırım için sosyal medyada "Özlem'e nefes olun" isimli kampanya başlatıldı. Yıldırım, "Akciğerlerim bu makineyle çalışıyor. Ben de bu makine sayesinde özgürce nefes alıp, hayata atılmak istiyorum. Bana yardım edin" dedi.
AKCİĞERLERİ RAHATSIZ
Özlem Yıldırım. 3 çocuklu çiftçi ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı.
Diğerleri gibi o da hareketli bir çocuktu. Hemşire olmak istiyordu. Ancak yaşı ilerledikçe aldığı her nefesin bir bıçak gibi göğsüne saplandığını hissetti. Önce Uşak Devlet Hastanesi'ne gitti. Burada yapılan tetkiklerde akciğerlerinin tamamen kapandığı söylendi. İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi.
Genç kız 3 ay boyunca Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gördü.
Fakat burada yapılan tedavi yetersiz kalınca kara ambulansıyla Ankara Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi.
16 yaşındaki genç kız, 2 ay boyunca 2 kez ağır atak geçirerek yoğun bakıma alındı.
Tedavisinin ardından memleketi Afyon'a dönen Yıldırım yeniden fenalaşınca Afyon Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Fakat burada yer olmaması üzerine Isparta'da özel bir hastaneye kaldırılan Yıldırım, burada 20 gün boyunca uyutuldu. Yıldırım, ümitler tam tükenmek üzereyken İstanbul Bezmialem Vakıf Üniversitesi'ne sevk edildi. 1 yıl süren tedavide yapılan bronkoskopininin ardından narkozdan uyanamayarak bitkisel hayata girdi. Ama Özlem, pes etmeyerek hayata yeniden "merhaba" dedi.
ÇOK KORKUYOR
Zamanla iki akciğeri de tamamen söndüğü için makine yardımı olmadan nefes alamayan Yıldırım, bu nedenle Afyon Üniversitesi Hastanesi ile evi arasında mekik dokuyor. Evde manuel pompayla nefes alan genç kız, yorulduğu zaman ölümle burun buruna geliyor. Yıldırım eğer piyasada maliyeti 80 bin lirayı bulan oksijen makinesini alabilirse daha rahat nefes alabileceğini söyleyerek, "Nefes almam cihaza bağlı. Kesinlikle bu makine sayesinde daha iyi nefes alabilirim. Bunun dışında hastanelerin yoğun bakım servislerinde daha az vakit geçireceğim. Sürekli 'Acaba ölecek miyim' korkusuyla yaşamak istemiyorum" diye konuştu.
SOSYAL MEDYADAN DESTEK GELMEDİ
Özlem'in çığlığını duyan İzmirli Ömür Aslan, Dilek Çoban ve Nimet Deniz, İzmir Valiliği'nin de izniyle yardım kampanyası başlattı. Ancak Özlem'in hayatı için çok önemli olan bu kampanyaya ne yazık ki ilgi gösterilmedi. Eğer Özlem'in ihtiyacı olan 80 bin liralık solunum cihazı alınmazsa, genç kız hastane ile evi arasında mekik dokurken aramızdan ayrılabilir.
TANSU EDİP GÖKBUDAK -YENİASIR


Özlem şu anda İzmir SBÜ Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesinde tedavi görüyor. Kendisi için gerekli Olan Vest cihazı için annesi adına hesap açılmış.Tüm yardımseverlerin yardımını bekliyoruz.Hesap bilgileri şu şekilde:

ZİRAAT BANKASI
FATMA YILDIRIM
Hesap No: 492679325002
İBAN NO: TR300001001956492679325002

 Kendisine ulaşmak isterseniz buradaki facebook bağlantısından ulaşabilirsiniz. tık tık


17 Eylül 2017 Pazar

Oriflame Lavanta özlü kolonya

Merhaba
Geçen ay Oriflame danışmanı oldum. Daha öncede yapmış daha sonra uğraşamadığımdan bırakmıştım. Ama Oriflame'in ürünlerinden memnundum sorun yaşamadım. Genelde çevremde  Avon satan var (Bu arada bir arkadaşımın aşırı ısrarı sonucu Avon danışmanıyım da aynı zamanda) Oriflame satan pek yok. Daha çok kendime almak için ben de gördüğüm ilk Oriflame standında bana üye olmak istermisin sorusuna hevesle evet diyerek başladım tekrar Oriflame macerama:)
Bloğumda sık sık Oriflame'in  tavsiye ettiğim ürünlerini tanıtacağım size.
İlk tanıtmak istediğim ürün Lavanta kolonyası


Kolonyadan çok parfüm
Oriflame Lavanta kolonyasının içeriğinde sadece Lavanta değil aynı zamanda Kehribar, Misk ve Vanilya notaları da bulunuyor. 
O kadar kalıcı ve rahatlatıcı bir kolonya ki bir çok kullanan parfüm olarak kullandığını belirtiyor. Şişesi devasa 400 ml.Çok uzun süre kullanma imkanı var. Faydalarını ve kullanım alanlarını sıralayacak olursam

  • Rahatlatıcı, sakinleştirici,insanın ruh halini düzelten etkisi var. 
  •  Gece rahat uyumak içşn yastığınıza bir kaç damla damlatın ve etkisini görün. 
  • Ütü suyuna bir kaç damla damlatın ütülediğiniz eşyalarınız mis gibi koksun. 
  • Çamaşır makinanızın yumuşatıcı gözüne biraz dökün çamaşırlarınız hem mis gibi koksun hem de sakladığınız  giysileriniz güvelerden korunsun. 
  • Boş bir sprey şişesine bire bir ölçüde suyla koyun evinize oda spreyi olarak kullanın eviniz mis gibi koksun . 
  • Kolonyayı sürün sivrisinek, böcek ve arı sokmalarından korunun.
  • Astımı olanlar güvenle kullanabiliyor. 
  • Erkekler traş losyonu olarak kullanıyor. 
  • Araba parfümü olarakta kullanabilirsiniz.                                                                                                Eğer bu kolonyayla hala tanışmadıysanız mutlaka deneyin çok seveceksiniz. 


5 Haziran 2017 Pazartesi

GÖZTEPE SÜPER LİGDE

      Uzun bir bekleyişten sonra bir İzmir'li ve Göztepeli olarak Göztepemiz bu akşam Antalya'da Eskişehir ile oynadıkları maç sonunda penaltılarda attığı son golle Süper lige çıktı:)


     
          İzmir bayram yeri. Bizimkiler Antalya'ya gitti maçı izlemeye ben evde izledim. Ben maç izlemem ama Konu Göztepe ise gerisi teferruattır :) Daha önce başka şehirlere gidip izlemişliğim var. Sadece Göztepeliyim bir İzmirli olarak:)başka takım tutmuyorum Bucalı olarak Bucaspora, Babam ve çok sevdiğim bir abim Altaylı olduğundan Altay'a karşı bir sempatim olduğunu itiraf etmeliyim

         Yalnız bir sorunumuz var Gözgözün Stadı yok:(  Umarım önümüzdeki sezona kadar yapılır.

          Göztepemize süper ligde başarılar diliyor ve tezahüratlarını paylaşıyorum:)

 HER ŞEYDEN ÖTE SEVDİK BİZ SENİ

İSYAN MARŞI



ELBET BİR SABAH



GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ GÜNEŞLİ GÜNLER


SEN BANA YASAK


GÖZYAŞIMIZ KAN KIRMIZI



ÇAV BELLA







14 Şubat 2017 Salı

SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

       14 Şubat sevgililer gününün nasıl başladığını merak ettim ve hikayesini buldum eğer doğruysa tabi :) 


Sevgililer Günü 'nün başlangıç tarihi eski Roma İmparatorluğu zamanına uzanıyor. Eski Roma'da 14 Şubat günü bütün Roma halkı için önemli bir gündü. Çünkü bu günde Roma tanrı ve tanrıçalarının kraliçesi olan Juno'ya duyulan saygıdan ötürü tatil yapılırdı. Juno ayrıca Roma halkı tarafından kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak da biliniyordu. Bu günü takip eden 15 Şubat gününde ise Lupercalia Bayramı başlıyordu. Bu bayram halkın genç nüfusu için büyük önem taşıyordu. Bunun nedeni ise yaşantıları kesin kurallar ile sınırlandırılmış, bunun doğal sonucu olarak bir birliktelik yaşama şansı olmayan bu gençler sadece bu bayram süresince bile olsa birbirlerinin partneri oluyorlardı. Hangi genç bayanın hangi genç erkek ile bir çift oluşturacağı eski bir gelenek olan ve Lupercalia Bayramı'nın arife günü yapılan bir çekiliş ile belli oluyordu. Romalı genç kızlar isimlerini küçük kağıt parçalarının üzerine yazıp bir kavanoza koyuyorlardı. Genç Romalı erkkeler ise kavanozdan bu kağıtları çekerek üzerinde hangi kızın ismi yazıyorsa o kızla bayram eğlenceleri boyunca beraber oluyorlardı. Bu birliktelikler birbirine aşık olan çiftler için bayram süresinin dışına taşıp genellikle evlilikle sonlanıyordu. İmparator 2. Claudius, Roma'yı kendi katı kuralları ile zalimce yöneten bir hükümdardı. Onun için en büyük problem ordusunda savaşacak asker bulamamaktı. Ona göre bu durumun tek sebebi Romalı erkeklerin aşklarını ve ailelerini bırakmak istememeleriydi. İşte bu yüzden Roma'daki tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı. Aziz Valentine de Claudius'un hükümdarlığı zamanında Roma'da yaşayan bir papazdı. Kendisi gibi papaz olan Aziz Marius ile birlikte Claudius'un yasağına rağmen gizlice çiftleri evlendirmeye devam etti. Ancak imparator bu durumu bir süre sonra öğrendi. Aziz Valentine insanları evlendirmeye devam ettiği için tutuklandı ve yaptıklarının cezası olarak sopa ile dövülerek öldürüldü. Milattan sonra 270 yılının 14 Şubatı Hristiyan şehitliğine gömüldü. Aynı zamanlarda Roma'daki putperestler, şubat ayı içinde kutlanan Lupercalia Bayramı'nı kendi putperest tanrıları için kutluyorlardı. Bayram öncesi yapılan geleneksel çekilişi ise seromoniye bağlı kalarak kendileri için uygulamaya başladılar. Hristiyan Kilisesi'nin ilk kurulduğu yıllarda hizmet veren papazlar bu törenlerin, özellikle de evlenmemiş gençlerin putperestler ile birlikte anılmasından rahatsız oldukları için bir çözüm buldular. Bu gençlerin isimlerinin azizlerle birlikte anılmasını istedikleri için Lupercalia Bayramı'nın başladığı günü Aziz Valentine Günü olarak kutlamaya başladılar. O gün bugündür her yılın 14 Şubat'I Sevgililer Günü olarak kutlanmaya devam ediyor ve yeryüzünde kadın ve erkek beraber olduğu sürece de kutlanmaya devam edecek gibi
                   Kaynak:http://www.sevgililergunu.biz

       Bizim amacımız sevdiklerimizle güzel vakit geçirmek sevgililer günü bahane. Herkesin Sevgililer  günü kutlu olsun:)

















Bir Eşi Olmalı İnsanın!!!

Bakarken yüreğinin kabardığı,
Gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı...
Aşık olduğu bir eşi olmalı!
... Sabah gözlerini açtığında,
yanında olduğunu görüp,
Şükürler etmeli Yaradana.
Koklamalı saçlarını Uyuyan eşine şefkatle bakıp,
Usulca dokunmalı yüzüne,

Bir eşi olmalı insanın!!!

Varlığını hissedebilmek için.
Parmakları titremeli, incitirim korkusuyla.
Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü...
Kramplar girmeli midesine,
Onsuzluk aklına geldikçe!

Bir eşi olmalı insanın!!!

Rüzgar onun kokusunu getirmeli,
Yağmur O’nun sesini.
Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için.
Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği.
Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi.
Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi.
Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli.
Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.

Bir eşi olmalı insanın!!!

Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini,
Tasasını, öfkesini, sevincini, coşkusunu...
Güven duymalı, herşeyiyle.
Başını göğsüne koyup, huzurla uyuyabilmeli,
Tüm düşüncelerinden arınmış olarak.
Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı...
Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da...

Bir eşi olmalı insanın!!!

Sabah yolcularken işine, içi acımalı,
Daha yollarken özlemeye başlamalı.
Seni şimdiden özledim!!!

Bir eşi olmalı insanın!!!

Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla.
Gözleri yollarda kalmalı
Ve kapıyı çalmadan açmalı...
Aşkla karşılamalı,
Hasretle sarılmalı boynuna,
Özlemle koklayıp, öpmeli,
Yıllarca uzak kalmışçasına!

Bir eşi olmalı insanın!!!

Her günü bir başka güzel olmalı yaşamın,
Bir başka özel, bir başka soluklanmalı her anında.
Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp, kahrolmalı,
Daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli.

Bir eşi olmalı insanın!!!

Cennetten köşe almışçasına
Sevdiği, sakındığı, bakmaya kıyamadığı...
Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı,
Çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı insanın!!!


Ben seni ölene dek seveceğim boş laf!!! 
Ben seni sevdikçe ölmeyeceğim...

Can Yücel




SEVİYORUM SENİ 

Seviyorum seni 
ekmeği tuza banıp yer gibi 
Geceleyin ateşler içinde uyanarak 
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi 
Ağır posta paketini 
neyin nesi belirsiz 
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi 
Seviyorum seni 
denizi ilk defa uçakla geçer gibi 
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık 
içimde kımıldayan birşeyler gibi 
Seviyorum seni 
Yaşıyoruz çok şükür der gibi. 

NAZIM HİKMET 






AŞK



Sokağa fırlayacaksın… Sokaklar da dar gelecek… Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin… Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan… “Önemli olan sağlık.” “Yaşamak güzel.” “Boş ver, her şey unutulur.” Sen hiçbirini duymayacaksın… Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin… Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin… Hep ondan bahsetmek isteyeceksin… “Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın… Yalnız kalmak isteyeceksin… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak… İkisi de yetmeyecek… Geçmişi düşüneceksin…Neredeyse dakika dakika… Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin… Gittiğin yerlere gitmek… Bu sana hiç iyi gelmeyecek…Ama bile bile yapacaksın… Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın… Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin… Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin….Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin… Herkesi ona benzetip… Kimseyi onun yerine koyamayacaksın… Hiçbir şey oyalamayacak seni… İlaçlara sığınacaksın… Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan… Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin… Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksin… Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin… Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler… Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin… Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.. Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin… Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek… Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla… Yüreğin burkulacak… Canın yanacak… Bir daha sevmemeye yemin edeceksin… Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden… Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin… Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin… Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek… Ama bir umut…Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu… Bu umut seni gitmekten alıkoyacak… Gel gitler içinde yaşayacaksın… Buna yaşamak denirse… Razı mısın bütün bunlara…? Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?o halde AŞIK olabilirsin…
Alıntıdır.









17 Ocak 2017 Salı

BARBAROS OYUK (KORKULUK) FESTİVALİ






      
    
       Resimler yan yüklendiğinden ve bir türlü düzeltemediğimden 6 ay gecikmeyle tekrar deniyorum gecikme için sizlerden özür diliyorum. Ama bu festivali yayınlamasam olmazdı :)

      Urla Barbaros Köyü  ilginç bir festivale evsahipliği yaptı. Korkuluklara:) Birbirinden güzel korkuluklar vardı görülmeye değer. Festivalin adını Oyuk Festivali olarak duyduğumda herhalde oyulan birşeyleri sergileyecekler diye düşünmüştüm. Oysa oyuk dedikleri bildiğimiz korkulukmuş.


         Köye girerken bizi korkuluklar karşıladı.






 











































Festival kapsamında kırkyama (patcwork) sergisi vardı. Yapılanlara hayran kalmamak mümkün değildi :)

















Sergiyi gezerken aşağıda resimlerini paylaşacağım yorganları ve kanaviçeleri Fuat Arık amcanın yaptığını öğrendiğimde hayretler içinde kaldım. Çünkü hep bayanlar tarafından yapıldığını gördüğümden bir erkeğin böyle güzel şeyler yapmış olması beni şaşırttı. Fuat amcayı dışarıda bulup hemen eserlerinin yanında fotoğrafını çekmek üzere çağırdım sağolsun kırmadı beni. Dediğine göre dikiş makinesi kullanmadan tek tek elleriyle dikmiş. Ve işte Fuat amca ve muhteşem eserleri huzurlarınızda :)





























































Bir dikiş makinası firmasının reklamı yapılırken aynı zamanda nasıl kırkyama yapılır onu da öğretiyorlardı. Eşimle ben de bundan nasibimizi aldık:)










Meğer orantılı şekiller oluşturmak ve  kesmek için özel alet edevat varmış:) Bunu da bahaneyle öğrenmiş olduk.






Eşek turu yaptıran arkadaş ve Barbaros hatırası köşesi






Korkuluklara devam




























Müzik ziyafeti  çektirenler de vardı:)











Cami ve avlusu. Minarenin güzelliğine bakar mısınız?


                        








Çat kapı evleri diye bir şey var. Kapısında Çat kapı yazan evlere girip çay kahve ne varsa içip parasını veriyorsunuz. Sohbet muhabbet şahane:) Biz de bu evlerden birine misafir olduk. Evin hoşuma giden yerlerini fotoğrafladım. Ev sahipleri çok hoş sohbetti sanki komşuya çay içmeye gitmiş gibiydik. Çok keyif aldık:) Bir de okudukları kitapları satışa çıkarmışlar oldukça uygun fiyattan. O kadar güzel kitaplar aldım ki keyfim ikiye katlandı:)







Hep dışarıdan kapı resimleri çekecek değilim ya bu evin de içeriden çektim kapısını:) Bu arada Fatmagül'ün  suçu ne dizisinin bazı sahneleri bu evde çekilmiş dediklerine göre.



Kilerlerinin kapısına bayıldım.

            
Burası da kilerlerinin içi.


Festival için kurulan pazardan bir kaç kare








Korkuluklara devam:)













 Bunlar da festivalde sergilenen minyatür ağaçlar (bonsai)















 














Sonuna kadar geldiyseniz bu kadar:) Bitti. Teşekkürler:)