21 Eylül 2018 Cuma

Mim - Dürüst müyüz?

     Bloğumla bir süredir  ilgilenemedim tabi severek takip ettiğim Ece Evren ablamı da takip edemedim.  Son zamanlarda kokulutaş işine merak sardım bir de epoksi. Onlarla uğraşmaktan vakit bulduğumda instagram facebook takılıyorum. Bloğu ihmal ettim. Bloğuma bağlantı instagram hesabı açmıştım oraya arada birşeyler atıyorum. Ece ablayla da instagramdan birbirimizi takip ediyoruz:)

    Bu arada instagramda emredersiniztasarim ve emredersinizzzblogger sayfalarıma da beklerim:)
    
     Bu gün bloğuma bir yazı atmak için girdim girince de birkaç bloğa baktım çıkamadım:)
     
     Ertuğrul Yıldırım arkadaşımız dünyanın en iyi blogları listesi yayınlamış sayfasında, kendi bloğumu da görmez miyim listede? Çok hoşuma gitti hoş bir süpriz yapmış sağolsun:) Bakmak isteyenler için Ertuğrul Yıldırım

      Ece ablamın mimi varmış ben de cevaplayım dedim. Ece ablam mim yaparda görüp geçer miyim hiç? Bu arada Ece ablamın sayfasına buradan bakabilirsiniz Ece Evren

       1- Dürüstçe fikirlerinizi söyleyecek yapıya sahip misiniz? Bu mecrada da öyle miydiniz? Kırılmasın diye geçiştirdiğiniz yorumlar oldu mu? Bazı yorumlar vardır, karakterlerimizden tüyolar verirler. Ben bunlara çok dikkat ederim

        Eskiden kimse kırılmasın diye hep alttan alır söylemek istediklerimi söyleyemezdim ama son zamanlarda söylemenin daha rahatlatıcı olduğunu farkettiğimden beri söylüyorum. Hem bazen konuşunca yanlış anlaşılmalar da ortadan kalkıyor çok zaman. Ama karşımdaki laf anlamaz biriyse iş bazen değişiyor:) Bu mecrada çok fazla kişiyle muhabbetim olmadı. Olduklarımla da yorumlarım hep içtendi kırılmasın diye geçiştirdiğim yorum hiç olmadı.

2- Blog tutmaktan sıkıldığınız oluyor mu? Zaman zaman çekilmeler hissediyor ve üzülüyorum. Hani, sevdiğin komşundan uzak kalmışsın gibi… Aynı coşkuyu yakalayamadığımız zamanlar da oluyor. O zaman açıkçası eski hareketliliği özlüyorum. Hele alıştığım bir arkadaşım “şak”diye ilgisini kesince, normal yaşamımdaki kadar üzülüyor, nedenini anlamaya çalışıyorum. Siz sadece soru kısmına odaklanın lütfen…

Evet oluyor. Bana blok yazmak çok teferruatlı geliyor. Fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum. Aslında gittiğim yerlerde bloğumda paylaşayım diye bir sürü fotoğraflar çektim ama oturup düzenleyip paylaşamadım. Bulduğum fırsatlarda paylaşıcam inşallah:)


3- Yazdıkça rahatlıyor musunuz? Yani yazmak sizin için bir ihtiyaç mı?
Hayır:) 


4-Geçiştirmek için yazdığınız oldu mu? Ya da bloğumu ihmal etmeyeyim diye demek daha sıcak bir ifade olur…

Olmadı. Özellikle son paylaşımlarım sosyal medyada çok hoşuma giden paylaşımlar bunu geçiştirmek saymıyorum, sanırım bu geçiştirmek sayılmaz senin dediğin anlamda.

5-Yorumların niteliklerinden memnun musunuz? Yapay olduklarını düşündükleriniz oluyor mu? Burada ferdi bloglarız, hep aynı yere yüklenip, abone gibi sürekli oraya yorum yapmanın altındaki sebep ne olabilir sizce? O kişi; elliye varan yorumlardan memnun olur mu ki?
Şimdiye kadar niteliksiz yorum aldığımı düşünmüyorum, zaten o kadar fazla yorum da almıyorum:)) Ne kadar çok yorum gelirse o kadar hoşuma gidiyor. Ben de daha çok yakın bulduklarıma yorum yapıyorum.

6-Bir bloğu nesine göre değerlendirirsiniz? Tema ve blog düzenine mi, yazdıklarına mı? Ya da hepsi mi önemlidir?

Blog düzenine ve temaya takılmam,benimkide çok matah değil:) İçerik önemli benim için ve samimiyet.

7-Antipatik bulduğunuz bloglar var mı? Buna rağmen onlara da yorum yapar mısınız, eleştirel de olsa? Zira buna da ihtiyacımız var…

Bloggera dediğim gibi fazla giremiyorum. Girdiğimde de kendi bloğuma birşeyler koyuyorum. Bakarsam belli kişilere bakıyorum onlarda paylaşımlarını sevdiğim kişiler. Onlardan biride sensin Ece ablacım:)

8-Aramızda olmaktan mutlu musunuz?

Eveett:)

9-Zaman zaman ters düştüklerimiz oldu. Bunu uzun sürdürür müsünüz? Yani büyük bir sorunmuş gibi mi algılarsınız? Ben en son tecrübelerimi bu ters düşmelere borçluyum şahsen. Payıma düşeni aldım. Artık dingin yaşımdayım. Çok etkilendiğimi söyleyemeyeceğim doğrusu..
Ters düştüğüm olmadı olsaydı ne yapardım bilmiyorum. Kinci biri değilim ama bu ortamda ne yaparım hiç bir fikrim yok.

10-Blog tutmanın sizce yararları nedir?
Bir çeşit günlük gibi aslında. Eski yazdıklarıma bakıyorum arada ne kadar uzun zaman geçmiş diyorum. Bir de daha geniş kitleye ulaşıyor yazdıklarımız o en güzeli:)


Ece ablacım umarım olmuştur.

20 Eylül 2018 Perşembe

Rıza nerede? Yeni bir iyilik hareketi

Arkadaşım Mehtap'ın instagram yazısını buraya aynen alıntılıyorum.

Üyesi olduğum Adım Adım koşucuları sadece bağış koşuları değil,bağış toplanmayan koşulara da katılıp iyilik peşinde koşmanın en önemli amaçlarından biri olan farkındalığı çoğaltmayı hedefliyor.

Kendi küçük hayatlarımızda habersiz yaşadığımız farklılıkları, hastalıkları, yoksunluk ve yoksullukları yaşayanlara el uzatmaya gayret eden sivil toplum kuruluşlarının sesini duyurarak onların bağışçısı ya da gönüllüsü olmak isteyenlere vesile oluyor.Hiç değilse onları "gören gözleri" çoğaltıyor.

İşte Adım Adım Ailesi ülkenin dört bir yanında çoğalan katılımcıları ile bunu yaparken İzmir'den kocaman yürekli bir arkadaşımız bununla yetinmeyerek daha fazlasını yapma hayaliyle yanıp tutuşuyordu.

Hayali güzel ülkemizi en doğusundan en batısına boydan boya koşmak olan sevgili Rıza 1 Eylül Dünya Barış Gününde bu hayali için ilk adımını Van'da attı.
Hedefi 1830 km koşarak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında İzmir'e ulaşmak olan sevgili Rıza'mız her gün ortalama bir maraton mesafesi koştu ve 17 Eylül'e kadar toplam 524 km'yi sağlıkla tamamladı.
Bugünkü dinlenmesini takiben yarından itibaren yeniden koşmaya devam edecek olan Rıza bu koşularını her gün 1 veya 2 sivil toplum kuruluşuna adayarak onların tanıtımını yapıyor.
Bu tanıtımlar için de sosyal medya hesaplarında sabah 10 ve akşam 20'de canlı yayınlar yapıyor.

Yol boyunca karşılaştığı insanlarla sıcacık diyaloglar kuran sevgili Rıza'yı siz de "Rıza Nerede" adlı sosyal medya hesaplarından takip edin lütfen.

Hayalini sağlıkla gerçekleştirmesi için dualarımızı eksik etmediğimiz Rıza'mız için geçtiğimiz hafta sonu da Afyon'daki Frig Ultra Maratonuna katıldık ve Adım Adım İzmir olarak çok sayıda derecenin sahibi olduk.
(Ben de naçizane yaş grubumda 3.oldum😊) Koca yürekli,adam gibi adam sevgili Rıza..seni İzmir'deki son adımlarına katılarak kucaklayacağımız günü iple çekiyoruz.
Kalan 1306 km'ni de sağlıkla bitirmen dileğiyle..kucak dolusu sevgilerimle
Mehtap 
#Rizanerede
#Adimadimizmir
#Adimadim

Rıza ile birlikte bu yola gönül vermiş tüm herkesi destekliyor kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum :)

16 Eylül 2018 Pazar

Sen deli misin kim inanır bu saçmalıklara? Boşuna kürek çekiyorsun! Çiftçi kazanmıyor, senin buğdayını kim ne yapsın?

Bu gün facebook ta Ebru Baybara Demir'in yazısını okudum içim biraz da olsa umut doldu. İşte o yazı
Sen deli misin kim inanır bu saçmalıklara? Boşuna kürek çekiyorsun! Çiftçi kazanmıyor, senin buğdayını kim ne yapsın?
🌾🌾🌾🌾
Bunlar aldığımız tepkilerden yalnızca birkaçıydı. Gelen tüm bu tepkilere rağmen inandığımız bu yoldan vazgeçmedik! Geçtiğimiz haziran ayında 1650 kg yerel buğday tohumu 70 kadın çiftçinin emeği ile 20 ton oldu. Bir dönümde ortalama 180-200 kg ürün elde ettik.  Su kullanmadık; su kullanmadığımız için elektrik de harcamadık. Tohumu bir kez tedarik ettikten sonra yeniden ekmek için yeni tohuma ihtiyacımız da kalmadı!
🌾🌾🌾🌾
Yabancı ot ile mücadelede kültürel yöntemlere başvurduk, ziraai ilaç satın almadık, bunun için enerji de harcamadık. Kimyasal gübre hiç kullanmadık. Hayvansal gübre ve sıvı solucan gübresi tek gübremizdi. Her gün arazimizi ziyaret edip ekinlerimiz nasıl diye gözlemledik. Haziran ayı geldiğindeyse hasadımızı tüm köy bir araya gelerek bereket yemeği ile kutladık.
🌾🌾🌾
Son bir haftadır geçmiş olsun ziyaretime gelen çiftçilerimizle konuşuyoruz. ‘’Zarar ediyoruz’’ diyorlar. ‘’Ekmeyeceğiz artık’’ diyorlar. Bunun üzerine birlikte bir hesap yaptık. Dönümde biz 200 kg; onlar 750 kg ürün aldılar. Peki onlar 750 kg ürünü nasıl mı aldılar?
🌾🌾🌾
Tohum satın aldılar. Taban gübresi sürdüler. Bununla kalmadılar yabancı ot ilacı, vitamin, kimyasal gübre satın aldılar. En az on kez suladılar. Bunu yapabilmek için sondaj çalıştılar. Elektrik harcadılar. Daha fazla yakıt harcadılar. Sürekli gübre atarak ürünü beslediklerini sandılar. Ürünü, toprağı, suyu ve en önemlisi de doğayı zehirlediler. Destek adı altında aldıkları bütün parayı bu çabaya ödediler. Sonuç olarak hasattan elde ettikleri 750 kg buğdayın 500 kg’ını borca verdiler. Ellerinde 250 kg buğdayla üretim yaptıklarını sandılar. Oysa her ikimizin elinde de aynı miktarda ürün var şimdi.
🌾🌾🌾
Eğer bir değişim yapacaksanız o değişimi kendiniz başlatmalısınız! Çiftçi yerel tohum istiyoruz diye geliyor bize. ‘’Su bitti, üretim girdileri çok yükseldi! Yakında tarım yapamayacağız’’ diyorlar. Aslında üretim girdilerini kendileri yaratıyorlar.
🌾🌾🌾
Bu yıl 20 ton ürünü tohumluk dağıtıyoruz. -Sadece Mardin için- 650 dönüm toprağımız ata tohumu ile buluşacak. Değişim toprakta başlayacak!